Ermeni-Türk platformu

Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde

 

Başyazı

 
 


Fransız-Ermeni sivil toplum kuruluşu "Yerkir Europe" tarafından hazırlanan "REPAIR – Geleceği onarmak" projesi Türkiye’den Anadolu Kültür’ün ortaklığıyla yürütülmektedir.

Proje Türkiye, Ermenistan ve Ermeni diasporası sivil toplumlarından farklı aktörlere söz vererek Ermeni-Türk meselesine dair çeşitli görüşlerin tartışılmalarına imkan sağlamayı amaçlamaktadır. 


1915... 2015...

1915 Ermeni Soykırımının yüzüncü yılına yaklaşırken, Ermenistan ve Türkiye ilişkileri çıkmaza girmiş gibi görünmektedir. Sorun çok boyutludur çünkü tarihsel, kimliksel, sosyal, jeopolitik ve ekonomik öğeler içermektedir.

İki tarafın zihniyetlerine kazınmış gerginlikler sistematik bir redde yol açmaktadır. Çok farklı işleyişlere sahip üç ana aktör işin içindedir : Türkiye, Ermenistan ve Ermeni diasporası. Her bir sivil toplum kimliği, belleği ve tarihine dokunan bu konularla ilgili çeşitli değişimler geçirse de bunu karşılıklı bir bilgisizlik içinde yapmaktadır.


Türk-Ermeni meselesinin uluslararası bir boyut kazanması

Ermenistan ve Türkiye’nin coğrafi konumlarından dolayı Türk-Ermeni ilişkileri uluslararası çıkar çatışmalarından etkilenmektedir. Avrupa, Ortadoğu ve Asya’nın kesiştiği noktada bulunan bu jeostratejik bölge siyasi ve ekonomik çıkarların bulunduğu bir kavşakta yer almaktadır.

Öte yandan Türk-Ermeni ilişkileri sadece uluslararası ilişkiler boyutuyla anlaşılamaz : bu ilişkiler öncelikle Türkiye, Ermenistan ve Ermeni diasporası sivil toplumlarının her birine özgü kimliksel ve tarihsel sorunları içermektedir.

Bu kimliğe, belleğe ve topluma dair öğeler otomatik olarak Ermeni kökenli toplulukların yoğun olarak yaşadığı Fransa ve Avrupa’nın gündemlerinde kendilerine yer bulmaktadırlar.


Yüzleşme yolunda adımlar

Türkiye sivil toplumu kimliksel ve tarihsel sorunlarıyla yüzleşme yolunda kısa süredir bazı adımlar atmaya başlamıştır. Milliyetçi ve askeri doktrinin sultası altında yüzyıla yakın bir zamandır üstü örtülmüş sorunları (özellikle Kürt sorunu ile Alevi, Rum, Ermeni ve Süryanileri ilgilendiren meseleleri)  gün yüzüne çıkaran tartışmaların doğuşuna tanıklık edilmektedir. Bu tartışmalar artık sadece İstanbul entellektüel çevreleriyle sınırlı değil, kökenlerini keşfeden toplumun tüm kesimlerini kapsamaktadır.

Soykırımın travmasının ve tanınmasının sistematik reddinin esiri olmuş diaspora Ermenileri Türkiye’deki düşünce alanına katılmakta ve çok gerekli bir diyalogu kurmakta zorlanıyorlar. Türkiye’nin Yukarı Karabağ sorununda Azerbaycan’a destek vermek amacıyla 1991’den beri Ermenistan’a uyguladığı ambargo ve yürüttüğü yoğun uluslararası soykırımı inkâr politikası düşünüldüğünde bu çekinceler anlaşılmaktadır.


"İki yakın halk, iki uzak komşu 

Ermenilerin Türklerle konuşmayı kabullenmelerindeki zorluk insanlığa karşı işlenmiş bir suçun inkarına yönelik tepkiden kaynaklanmaktadır. Milliyetçi ideolojinin geleneksel hakimiyeti Türkleri samimi bir diyalog kurmaktan alıkoymaktadır.

Bu kırılma noktalarını yerinden oynatmak için zihniyetleri ilerletmeye çalışmak gereklidir. Sadece birlikte kurulan bir çerçevede yürütülecek diyalog bir ilerleme sağlayabilir.


Ermeni soykırımının tanınması

Soykırım Türkiye tarafından tanınmadığı sürece Ermeniler diyalog girişimlerine ve yakınlaşmalara şüpheyle bakmaktadırlar. Bu adımların Türk devletinin soykırımın tanınmasını engellemek için başvurduğu yollardan biri olduğunu düşünmektedirler. Oysa artık bu meseleleri ele alarak içsel bir çalışma yürüten Türkiye sivil toplumu ile devleti karıştırmamaya dikkat etmek gereklidir.

Yine de Türkiye’de bu konudaki gelişmeler umut vericidir : soykırımın artan sayıda araştırmacı tarafından kabul edilmesi, anma törenleri, anıt dikme girişimleri, Kasım 2008’de entelektüeller tarafından yapılan “Büyük Felaket için özür dileme” kampanyası, bu konuda sayıları artan kitaplar, makaleler ve konferanslar bu konuya ilişkin duvarın çatlamaya başladığının tanıklarıdırlar. 

Bazı kesimlerin konuyu faydacı bir yaklaşımla ele almalarına ve sergilenen tavırların zaman zaman kararsızlık göstermesine rağmen bu mesele daha geniş çevreler tarafından artan bir şekilde tartışılmaktadır. Ermeniler arasında kimileri için bu durum memnuniyet verici, diğerleri için ise yeni bir tür inkarcılık olarak nitelendirilmektedir.

Her şeye rağmen kültürler arası diyaloğa dair çok sayıda sanatsal ve akademik girişim mevcuttur ve sayıları artmaya devam etmektedir. Bu girişimler ortak kültürel mirasın doğal bir şekilde bilincine varılmasına katkıda bulunmaktadırlar. Bu projelerin desteklenmesi gereklidir, ancak her bir toplumun önemli bir kesimine ulaşmak için kat edilmesi gereken yol hala engellerle dolu görünmektedir.

Bu bağlamda, entelektüellerin, kanaat önderlerinin, siyasetçilerin ve sivil toplumda etkin kişilerin meseleye dair çok sayıda açıklaması olmasına rağmen, çoğu zaman bu sözler sadece söyleyenlerin kendi etki alanlarında ses getirmektedirler. Meseleye ilişkin tartışma Türkiye’de, Ermenistan’da ve diaspora bünyesinde mevcut olmasına karşın bu sivil toplumlar arasında neredeyse hiçbir doğrudan etkileşim bulunmamaktadır.


Repair – Geleceği onarmak

Projenin amacı sivil toplumlar arasında köprüler kurmak ve sorunun farklı düğümlerini birlikte ele almak amacıyla diyaloga elverişli bir ortam yaratarak bu durumu aşmaktır. Aynı zamanda mevcut anlaşmazlıkları sona erdirebilecek çözümlere birlikte ulaşmak için önümüzdeki engelleri tespit etmektir.

“Repair – Geleceği onarmak” projesi Türkiye, Ermenistan ve diaspora sivil toplumlarının değişim çabalarını desteklemeyi amaçlamaktadır. Karşılıklı bilgisizlikten dolayı ilerleme kat edememiş pozitif dinamikleri senkronize etmek istemekteyiz. Bu sebeple sivil toplumların aktörleri arasında iletişimi mümkün kılarak bir düşünce platformu kurmak gerekmektedir. Fikir alışverişleri bölgenin gelişimini destekleyecek barış çözümlerini ortaklaşa inşa etmeyi sağlayacaktır.

“Repair – Geleceği onarmak” projesi Ermeni-Türk meselesine dair dosya ve tartışmalara yer vereceğimiz bu Internet sitesinde hayata geçecektir. Ermenistan, Türkiye ve diasporadan uzmanlar, kanaat önderleri, gazeteciler, siyasetçiler ve STK yetkililerinin yanı sıra Fransa ve başka ülkelerden konuya katkı sağlayabilecek kişiler bu konuda söz alma imkanı bulacaklar.

Ortak temalar üzerine yapılan bu tartışmalardan çıkan fikirleri her sivil toplumun bilgisine sunmak ve bu vesileyle Ermenilerin Türklerle ve Türklerin Ermenilerle konuşmalarının yolunu açmak amaçlanmaktadır.

Hrant Dink’ten öncesi ve sonrası

Türk-Ermeni meselesine dair daha sıcak konulara girmeden önce Repair’in ilk dosya konusu olarak "Hrant Dink’ten öncesi ve sonrası"nı seçtik.

Hrant Dink yaşamıyla ve öldürülmesiyle Türkiye’deki Ermeni meselesine dair bakış açışında bir dönüm noktası oldu. İlk dosyamızda Türkiye’den, Ermenistan’dan ve diasporadan farklı yazarların Hrant Dink'in Türkiye'de dönüştürdükleri, toplumun Türk-Ermeni meselesine ilişkin algısına yaptığı katkılar ve bugün gelinen noktaya dair görüşlerine yer veriyoruz.