4. gün- Özgür, Ermeni mezarlığının bekçisi

Perşembe, 17 Nisan 2014 14:50 tarihinde oluşturuldu
 
 

 

Diyarbakır’da 14 gün/Amed’e dair 14 fotoğraf/ Tigranakert’e dair 14 metin

Gazeteci ve fotoğrafçı MJM Repair için iki hafta boyunca Diyarbakır'da (Kürtçe ismiyle Amed ve Ermenice Tigranakert'te) röportajlar yaptı. 1915 Soykırımından önce şehirde nüfusu binlerle ölçülen Ermenilerin geçmişi, bugünü ve geleceğine dair fotograflar çekti. MJM hikayeleri Ermenilerle kesişen mekanlar ve insanlarla karşılaşmalarını röportajları boyunca okuyucuyla paylaşıyor.

Bu foto-röportaj Mayıs 2013'te yapılmıştır. Yazıda yer verilen bazı hususlarda o tarihten sonra değişiklikler olmuştur.

 

4. gün- Özgür, Ermeni mezarlığının bekçisi

Şehrin Ermeni Mezarlığı Urfa kapısının yakınlarında bulunuyor. 450 kadar çökmüş, süsleri sökülmüş ve taşlarından ölenlerin resimleri silinmiş mezarın bulunduğu ve daha çok terk edilmiş bir bahçeye benzeyen bu alan için “mezarlık” sözü biraz fazla kaçıyor aslında. Burada her şey tam anlamıyla “ölü”, ayağımızın altında çıtırdayan kuru otlar bile. Bu hüzünlü görüntü bana Arapkir’de ve Dersim’de tarlaların arasında kalmış, bakışlardan uzak ve erozyona terk edilmiş Ermeni mezarlarını hatırlatıyor.

Noradouz’daki gibi binlerce haçkarın göz alabildiğine uzandığı ve ailelerin ölülerine en güzel mezarı sunmak için inanılmaz servetler harcadıkları bazı Ermeni mezarlıklarının saçma lüksünden çok uzağız burada. Mezar taşlarına isimlerin alelacele yazıldığı Diyarbakır’da böyle bir “mezar rekabeti” yok. İsimler Ermeni alfabesiyle yazılmamış ve çok az soyadı “yan” ile bitiyor. Türkçe isimler tercih edilmiş. Ermeni kimliği ölümde dahi inkâr edilmiş ya da silinmiş. Ünlü müzisyen ve şarkıcı Aram Tigran’ın son isteği bu mezarlığa gömülmekti. Ama İçişleri Bakanlığı başka türlü olmasına karar verdi…

Özgür, mezarlığın 35 yaşındaki tekvando meraklısı genç bekçisi, buranın tarihini pek bilmiyor, ama ailesinin en az üç kuşaktır mezarlığı koruduğunu anlatıyor. “Buranın sahibi Ermeniler dışında mahallede kimseyle anlaşamıyorduk. Bütün Müslümanlar bize hakaret edip dışlıyorlardı” diyor. Mezarlığı koruyan duvarları dedesi inşa etmiş. “Eskiden çok daha büyüktü bu mezarlık, ama gitgide küçüldü ve bugün ancak bu gördüğünüz kadar kaldı” diye anlatıyor. Kilise vakfının üyeleri bu mezarlığın yerine bir yenisinin yapılmasını tercih ediyorlarmış. “Esrar çekenler, içki içenler geliyor buraya ve benden başka kimse de burayı onlardan koruyamaz” diye anlatıyor. O sırada küçük oğlu mezarlığa girmeye çalışan bir çocuğu bir ıslıkla uzaklaştırıyor. Ailesinin Ermeni kökenli olup olmadığını sorduğumuzda –mahallede yaşadıkları sıkıntının kaynağında belki de bu vardı- “Evet” diye cevap veriyor. “Ne olursa olsun insan aslını unutmaz”. Harikulade işlenmiş ve 150 kilodan daha ağır bir mezar taşını kaldırıyor. “Daha hafif olsaydı çoktan bunu da çalmışlardı” diye ekliyor.


* Mezarlık alanı 20 000 m²’den 1000 m²’ye düşmüş.

 

Çeşitli gazete ve dergilerde çalışan MJM Yerkir Europe Sivil toplum kuruluşu için Ermenistan ve Türkiye'de foto-röportajlar gerçekleştirdi. Çalışmalarından örnekler www.mjm-wordsandpics.com sitesinde görülebilir.