Ermeni-Türk platformu

Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde

 

Ermenistan anayasası, soykırım ve tazminatlar

 
 
 

Ermenistan'dan bakış


Ermenistan anayasası, soykırım ve tazminatlar

Vladimir Vardanyan

 

 
Vladimir Vardanian

Uluslararası hukuk uzmanı

Ermenistan Cumhuriyeti Anayasasında Ermeni soykırımının yeri ve Batı Ermenistan'a dair toprak talebini inceleyen Uuuslararası hukuk uzmanı Vladimir Vardanian'a göre anayasada soykırımdan uluslararası hukuk normlarına dayanılarak bahsediliyor. Vardanian hukukçuların Ermenistan-Rus anlaşmasının yasal gücü meselesine dikkat çektiğini de belirtiyor.

Ermenistan anayasasında soykırım meselesinden  nasıl  bahsedilmiştir? Bu konuda neler yazılmıştır ?

Hem çok şey, hem de hiçbir şey ! Neden  hiçbir şey ? Çünkü anayasa soykırıma atıfta bulunmamaktadır, ki bu da birey ve devlet ile birey ve toplum arasındaki ilişkileri düzenlemeyi öngören ve geleceğe seslenen bir belge açısından  mantıklıdır. O halde tarihle ve geçmişle ilgili maddeleri burada bulunması mantıksızlıktır.  Soykırım, anayasa metninde hiç belirtilmemiş olmasından dolayı daha çok ceza hukuku ve inkarcılık yasası konusunda temel bir sorundur.  Diğer yandan, soykırıma atıf anayasanın giriş kısmında mevcuttur, anayasanın bir parçası gibi tasarlanmış bağımsızlık beyanına gönderme yapmaktadır ve bu beyanda açıkça soykırıma gönderme yapmaktadır : "Ermenistan Cumhuriyeti anayasası Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Batı Ermenistan’da Ermeni soykırımının tanınması ve kınanması  sürecini desteklemektedir . Böylece, soykırımın tanınması ve kınanması  maksadı ile vazifesi belirli bir politika sürdürmek olan Ermeni Devletinn görevi, devletin kuruluşunun temel amaçlarından biri gibi, Cumhuriyetin kuruluşu ile ilgili belgede dolaylı olarak belirtilmiş midir. Herşeye rağmen, Ermeni Anayasasında İnsan haklarına ayrılmış olan kısım uluslararası hukukun norm ve ilkelerinden doğmuştur, ve bunun nedeni    soykırım suçu veya insanlığa karşı suça kökten olumsuz bir tavır barındıran  uluslararası hukukun ihlalidir.


Diasporayı ve ayrıca Ermenistan halkının bir kısmını oluşturan soykırım kurbanlarının mirasçıları konusunda Anayasa ne söylemektedir ?

Madem ki Anayasa geleceğe dönük bir belgedir, sizin düşündüğünüz  ilişki  sadece giriş kısmında bulunmaktadır. Ben şahsen kurban ve onların mirasçılarının tazmini ile ilgili sorunların çözümünün zaten Anayasanın iş olmadığına  inananlardanım.


Bundan dolayı mı burada Batı Ermenistan ile ilgili olarak da birşey bulamamaktayız ?

Batı Ermenistan üzerine ne bulabiliriz ? Ermenistan'da olduğu gibi yabancı ülkelerde de Ermeni halkının kültürel mirasının korunması konusunda belgeler vardır.  Bu genel anlamda bir  görüştür. Başka herhangi bir düzenleme yoktur, ve belki de bu gerekli değildir.


Ermenistan 1918 yılından 1920 yılına kadar ilk Ermenistan Cumhuriyeti ve Sovyet Sosyalizm Cumhuriyetler Birliği arasında imzalanmış tüm anlaşmaları tanımakta mıdır ?

Bu, bu çok daha karmaşık bir konudur. Uluslararası yükümlülükler açısından, Ermenistan bağımsız Cumhuriyeti beyaz bir sayfa açma ilkesini kabul etmiştir, bu da kurulmasından önce imzalanmış belgeleri ve özellikle Moskova ve Kars anlaşmalarını tanımadığı anlamına gelmektedir. Mantıklı olan şudur : bağımsızlığını yeni kazanmış bir ülke olarak, Ermenistan uluslararası antlaşmalardan veya ayrı ayrı anlaşmaların imzalanmasından doğan, uluslararası hukuk konusundaki yükümlülüklerini yerine getirme sorumluluğunu tek başına üstlenmekten memnundur. Bu 1991 yılından itibaren oluşmuş genel bir anlayıştır.


Hukuki açıdan ve uluslararası hukuka uygun olarak, Ermenistan bir tazminat talebinde bulunabilir mi?

İlk olarak tazminat talebi deyince ne demek istendiği anlaşılmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak soykırımın uygulanmasının sorumluluğunu paylaştığını, veya sebebiyet verdiği zararlar açısından  Soykırım Sözleşmesini ihlal ettiğini söyleyerek, Ermenistan  Sözleşmenin 9.'cu maddesine dayanarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı uluslararası mahkemesine baş vurabilir. Böyle bir talebin kabul edilebilir olması  durumunda bu tazmin meselesini  tartışmaya açmak  konusunda etkili olabilir mi?  Olabilir veya olmayabilir. Fakat mesele devletler arası ilişki alanına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Farklı mekanizmalar mümkündür Bunu birçok kez söyledim  : üç tip iddia görebiliriz : devletler arası iddialar vardır;  yan hak iddiaları vardır; yani kendileri tek başlarına sokırımla alakalı olmayan fakat buna bağlı olanlar (örneğin ödenen sigorta poliçeleri ile ilgili geri ödeme);   ve  Türkiye mahkemeleri buna dahil olmak üzere birçok devletin mahkemelerinde görülebilecek  benzer hak iddiaları vardır. Ki bunların arasından soykırımı reddin cezalandırılması zorunluluğu özellikle Avrupa ülkelerinde ileri sürülebilecektir ve hatta teorik olarak Türkiye’de ileri sürülebilir.

Devletler arası hak iddiasına geri dönersek, Ermeni talebi diğer mekanizmaları harekete geçirecek olan, Türkiye ile anlaşmalı olarak yapılmadıkça, bana göre sadece Birleşmiş Milletler teşkilatı uluslar arası mahkemesi çerçevesinde Ermenistan tarafından ileri sürülebilir. 


Soykırımın reddini cezalandırmaya dair son olarak Fransız kanun taslağının incelenmesi meselesinden bahsettik. Bir hukukçu olarak Ermenistan dışında diğer ülkelerde soykırımın reddinin yasal olarak cezalandırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Bu her devletin iç işlerini ilgilendirir. Amerika Birleşik devletlerinde, başka bir  ifade özgürlüğü anlayışı vardır. Bundan dolayı, böyle bir yasa en azından yakın bir gelecekte burada kabul edilemez.  Holocauste trajedisinden sonra, birçok Avrupa ülkesi böyle bir suçun veya insanlara karşı işlenmiş başka bir suçun inkarına olanak tanınmaması gerektiğini düşünmektedirler. Bu Avrupa sahasına ait bir önlemdir. Fakat bu tür kanunların tamamen anayasaya karşı olduğunu kabul eden ülkeler de vardır ve diğerleri bunun aksine bu yasanın anayasa hukukunu oluşturduğunu kabul etmektedirler. Fakat bu her ülkenin kendi iç işlerine bağlıdır, ve bu bakımdan biz  olumlu veya olumsuz bir yargıda bulunamayız.


İsviçre'nin durumu ile ilgili neler düşünüyorsunuz ?

İsviçre’de, Ermeni soykırımının reddi ile ilgili bir yasa yoktur. Sadece bir adli ceza usulü çerçevesinde hareket eden ve dinsel, ırkçı, v.b. kindar sözleri mahkum eden, yürürlükte olan ırkçılığa karşı yasalara dayanarak karar veren bir mahkemenin hukuki kararı  vardır. Bu konuda, çok önemli bir noktaya dikkat etmeliyiz : bir kişinin sadece ortaya çıkarılanı ret etmesi durumunda, yasanın ispat edilmiş şüphelerin ileri sürülmesi ile ilgili olmadığı fakat sadece “edepsizlikle” mevcut olan delilleri inkar eden sözlerle ilgili olduğu görülmüştür.


Ermenistan Cumhuriyetinin veya soykırım kurbanlarının mirasçılarının bir tazminat talebinde bulunabilmeleri için Türkiye tarafından soykırımın tanınması zorunlu mudur ?

Ermeni Soykırımının Türkiye tarafından kabul edilmesi gereklidir. Bu hangi şekilde yapılır ve sonuçları ne olur ? Bunu bugün söylemek çok zordur. Türkiye niteliklerini ret ederek sadece olayları bu tanıyor, veya başka bir şey mi yapıyor ?  Türkiye’nin tanımasının önemli bir dönüm noktası oluşturacağı kesindir. Şeytanın ayrıntılarda gizlendiği söylenir: haklarımızın tanınması durumunda, bize gerekli olanları açık olarak belirleyecek durumda olmalıyız.  Bu tazmin konusunda, farklı bir görüş ortaya koyan mal varlıklarının kaybı ve yakınlarının kaybından söz etmek aynı şey değildir. Arazi varlıklarını devlet “mirası” olarak düşünülmesi durumunda, tasarlanacak usul burada da farklıdır. Kapsamlı olarak tüm ortak kısımlar incelenmelidir. Hak talebinde bulunabilmek için soykırımın tanınması temeldir.


Toprak tazmini ile ilgili hukuki görüş  nedir ?

Gerçekte, Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişi ile bağlantılı olan toprakların alınması ve sonra da verilmesi ile toprak telafisi meselesi çok karmaşıktır.  Bunun Ermeni meselesinin hemen hemen kurumsallaştırılmış bir noktasından çok, direkt olarak soykırıma bağlı bir mesele olduğu söylenebilir. Son olarak, Osmanlı devletinden bu toprakları alma isteğinin önemli bir  durumla bağlantılı olduğunu unutmamamız gerekir. Şöyle ki, Osmanlı İmparatorluğu  uluslararası topluma kendi Ermeni halkının emniyetini sağladığını ispatlayamamıştır. Bu toprakların Osmanlı İmparatorluğu koruyuculuğunda artık kalmayacağını doğrulayan kanıt ne idi. Kuşkusuz bugün mesele bu şekilde otaya çıkmamaktadır, çünkü bu topraklarda Ermeni halkı bulunmamaktadır. Burada bu mesele ile ilgili durumu anlatmak istemiyorum, fakat şunu söylemem gerekmektedir : soykırımın sebebiyet verdiği zararlar ve Ermeni meselesinin çözüm yolları birçok durumda birbirine bağlı olmasına rağmen farklı meselelerdir. Kesin olan bir şey vardır : bugün Ermenistan ve Türkiye arasında herhangi bir şüphe uyandırmayan, uluslararası normlara uygun ve tüm diğer taraflarca onaylanmış global, haklı,iki yanlı veya hatta çok yanlı olan bir anlaşma mevcut değildir.


12 Ocak 2010 tarihinde, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin protokollerin onaylanması konusunda  ve Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinde ana engeli teşkil ettiğini doğrulayan bir beyanda bulundu. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz ?

Ermenistan Anayasa Mahkemesinin kararında ne yazılmış ise odur. Hepsi bu.


Anayasal açıdan, Ermenistan’ın kendisinin soykırımı  tanıması ile ilgili talebi nasıl etkili olabilir ?

Bu hukuki olanakların kullanılması ile soykırım meselesinin halledilmesini sağlayabilir. Ben çok sübjektifim. Çoğu kişinin benimle hem fikir olmaması mümkündür, fakat soykırımın özel bir sorumluluk  gerektiren   uluslararası hukukla belirlenmiş bir suç olduğunu düşünüyorum,  Ermeni soykırımının  tanınması ve  uygun tazminin yapılmasına yalnız hukuki yolla ulaşılmaya  çalışılmalıdır. Çağdaş dünya soykırım suçu durumunda sadece devletin sorumluluğu düşüncesinin etkin olduğu yirmi veya otuz yıl öncesinin aksine tamamen değişmiştir. Günümüzde uluslararası hukuka karşı gelen suçların cezalandırılması mekanizmaları aşamalı olarak hızlanmış ve gelişmiş gibidir. Bundan yararlanarak girişimlerimizi hızlandırmak zorundayız. Diasporanın ve Ermenistan’ın değişik yapılarının  hukuki açıdan olduğu kadar politik açıdan da mükemmel bir işbirliği içerisinde hareket etmelerinin gerekli olduğu kesindir. Bu kolay bir iş değildir. Çünkü, sonuçta karşı karşıya kaldığımız durum bir kişinin öldürülmesi değil, yüz binlerce, milyonlarca kişinin ölümüne sebebiyet veren  ve on binlerce kişinin iş birliği yaptığı birçok yıllara yayılmış bir suç politikasıdır. Fakat meselenin hukuki planda halledilmesinin istenmesine rağmen, bazen hukuk ikinci planda kalmaktadır.